Günlerden hüzün...
Bugünlerde yine yoğun ve yorgunum.
Dün 30 Ağustos'tu. 17 yıllık maceranın başladığı gün. İki harika evladıma kavuştuğum kurumsal ilişkim evliliğe attığım imzanın yıl dönümüydü.
Kızlarımla evdeydim, bilgisayarda var olan işlerimi yaparken dalıp dalıp gittiğim anlar yaşadım. Nedenler ve sonuçlar üzerine düşündüm epeyce.
Yas süreciyle kendi yaşadığım süreci çözümlemeye çalıştım. Hangi aşamadayım, ne zamandır yastayım. Artık son aşamaya gelmeye başardım mı, yoksa kendimi yine görmezden mi geliyorum? Depresyon ve kabullenme arasındaki dönemde olduğumu sanıyorum.
17 senelik evlilik son 2 senesi ayrı evlerde geçse de ortalama 19 yıllık birliktelik. Sonun başlangıcını geçeli oldu baya da sonun sonuna yaklaşmış gibi hissediyorum.
Sona eren sadece evliliğim de değil ayrıca. Kız kardeşim olarak gördüğüm dostlarımla aramda da bir uçurum oluştu adeta bir deprem oldu herkes uykudayken; derin bir yeryüzü çatlağı oluştu ve ben bir yakada kaldım onlar da karşı kıyıda.
Kimseye yakın hissedemiyorum kendimi. Kalabalıkların içinde yalnızlığın ürpertisi geliyor birden, sırtım da ruhum da üşüyor.
Kimseyle konuşamıyorum, hem yokluktan hem de ağzımı açmaya üşendiğimden.
"Neden"leri soracaklar yine. Verecek cevabım yok, kalmadı.
Toplumca kabul edilen kusurun kimde olduğunu belirleyen nedenlere karşı önce onu koruyorum.
* Hayatında başka biri mi var? (Süreçte yoktu ama şimdi olabilir. Bilmiyorum, bilmek de istemiyorum.)
Sonra olası nedenler okları bana doğru çevriliyor. Adama tek, bana bol soru..
* E sen de doğumdan sonra çok saldın kendini.
* Yuvayı dişi kuş yapar, evin düzenini sağlasaydın böyle olmazdı.
* Aslında çok güzel kadınsın, biraz zayıfla, makyaj falan yapsan?
* Sen de beceriksiz çıktın, erkekleri idare etmek bu hayattaki en basit şey.
* Kadın dediğin....
Bu minnak kulaklarım neler neler duydu da inanamadı, midem hazmedemedi, kalbim farklı yerlerden örselendi.
Kadın kadının yurdu olamadı.
Yanımda olanlar da oldu olmadı değil. "Seni yargılamıyoruz, kusurlarınla seviyoruz" tadında bir şeye dönüşse de aldım onu da kabul ettim.
Başka çarem var mı ki?
Ben hep kabul ettim.
Beni insan olarak seveni de, bana diyet listesi göndereni de, başaramadın diyeni de, ne zaman istersen ben buradayım deyip de bir telefon etmeye tenezzül etmeyeni de aldım kabul ettim.
Şimdilik hayat denen yolda; kendimi kabul ederek, sonuçları kabullenerek, yalnız yürümeyi yeniden öğrenmem lazım.
Sezen Aksu'nun da dediği gibi "bu kızı yeniden büyütmeliyim, kor ateşlerde yürütmeliyim, farkındayım, farkındayım"
Yorumlar