bzzzt, zzzzt, vırııın, vroooon...
akşam hicran sultan beni oyacak, içine de bade dolduracak. türkçesi, sevgi dolu diş hekimim hicran hanımcığım, dişime dolgu yapacak. yine ön sohbet sırasında iğnemi vuracak ve hafifcecik elleriyle bızırt, tızırt başlayacak, inşaata.
işte o sesleri beynimde duyarken ben; tırnaklarımı koltuğa geçirmiş, tüm vücudumu kasmış, başka birşeyler düşünmeye çalışıyor olacağım...
yıllarca dişçi koltuğu sendromu yüzünden kaytardım ama işler dönülmez noktalara varınca tıpış tıpış kendi ayaklarımla kurbanlık koyun misali gidip oturuyorum o koltuğa...
canım mı acıyor? yooo, beni o sesler deli ediyor, tansiyonum düşüyor heyecan ve korkudan. dizlerimin bağı çözülüyor hakikaten, avuçlarım terliyor, beynim uğuldamaya başlıyor.
ve yüce insan hicran'a minnet duyuyorum, kazık kadar boyuma bakmadan, anne sıcaklığı ile davranıyor ve öğretmen sabrıyla yapılacak tüm işlemleri anlatıyor. en kritik anlarda bana okkalı bir soru soruyor, ben cevabı düşünürken, o en çetin hamleyi yapmış oluyor. koltuğu ve dolguyu sevmesem de, diş hekimimi seviyorum, zaten işin tek katlanılır tarafı da bu.
ama yine de, off yaaaa...
Yorumlar
ve yapılması gereken ve biraz daha gecikirsem elden gidecek de iki azım hali hazırda beklemede ben neyi bekliyorsam :(
geçmiş olsun...
Bi tesuji , hiç bişeyciğin yok...
*tesekkürler boggie kardes, ama sen de git, hic geciktirme. basta tembellik etmeseydim bunları yaşamayacaktım :))
ağzını çalkalamanı ister tükürürsün,
ağzından tükürük dışında herşey çıkar.
böğk!