paskaaaalya, paskalyaaaaaa...
hımm, geçmiş zaman iyice bir hesaplamam lazım.
tarih: 2005, nisan ayının ikinci haftası.
ev arkadaşım aiesec'le yunanistandan türkiyeye staja gelen, "danae". birlikte geçirdiğimiz keyifli 2 sene sonunda fahri kız kardeşim ilan ettim kendisini.
danae'nin annesi "despina" hem kızıyla özlem gidermeye, hem bizlerle tanışmaya, hem de kızının gidip de bir türlü dönemediği ülkeyi "Türkiye"yi görmeye gelmişti. özellikle paskalya zamanına denk getirmiş. kuzusuyla birlikte yumurtu boyayıp, gülüşüp aynı çocukluğundaki gibi eğlenebilmek için.
danae türkiye'de geçirdiği 2 yıl boyunca telaffuzu yamuk olmakla beraber çok güzel türkçe öğrendi. despina sadece yunanca konuşabildiğinden, bir hafta boyunca aramızda yunancadan türkçeye, yetmediği yerde ingilizce çevirmenlik görevini de üstlenmişti.
neyse gelelim paskalyaya.
despina gelirken malzemelerini de getirmişti. üçümüz birlikte yumurtalar boyayıp, üzerlerine tavşan stickerları yapıştırmıştık. samanlı küçük sepetlere yerleştirip, tavşanlı çikolatalarla süslemiştik. pazar sabahı kahvaltıda renkli yumurtaları tokuşturup, sonra da afiyetle yemiştik.
onlar o öğleden sonra istanbul'a gittiler gece ayini için. sanıyorum rum-ortodoks kilisesi olan "aya tria" da gece ayinine katılmışlardı.
despina ülkesine dönmeden önce, kuzusunun tercümanlığı ile bize teşekkür etmiş, "kızım sizlerle tanıştığı içi çok şanslı, unutmayın atina'da artık bir despina teyzeniz ve nikos amcanız var." demişti.
işte ben her bahar, bu tatlı bayram kutlamamızı ve sıcacık dostluğumuzu hatırlarım.
yaşasın paskalya, yaşasın kuzuların dostluğu...
Yorumlar