periciğimi çok öözlediiim...
yıllar önce ortaköyde bir arkadaşımla almıştık, periciğimi.
sahip olduğum en pembe hatta tek pembe oyuncağımdı. o oyuncak da değildi, yol arkadaşımdı. çantamın köşesine bağlı durur, her yere benimle gelirdi. fotoğrafta da, bal haftamızda kaşta sabah kahvaltısında bana eşlik ederken görüntülemiştim kendisini.
çoğu zaman pislenir, küllü pembe olur, yıkayana kadar ona bok perisi derdim.
onu hacı şakir beyaz sabunla ellerimle yıkar. itina ile kanatlarından asar kuruturdum.
periciğimi geçen sene, turnuva için izmir'e gittiğimizde izmir sokaklarında kaybettim, yavru kuzucuğumu.
attalara gidiyoruz diye yeni yıkamış, paklamıştım. kaldığımız yerden, turnuva yerine yürürken yolda düşüvermiş. turnuva maçımı yaparken farkettim yokluğunu. maçlarım bitip de, yürüdüğümüz yollara tekrar bakana kadar, biri periciğimi alıp gitmişti.
çok aradım, nici satan bir yeri, rüyalarıma bile girdi bazen. ortaköye tekrar gittiğimde baktım ama bulamadım. ne dükkan yerindeydi ne de pericikler. geçenlerde markafonide nici satılıyordu ama benim periciğim yoktu.
az önce tatil fotoğraflarına bakarken gördüm periciğimin fotoğrafını. içim cızladı...
acılarııın tobisiyiiiim.
ama yoook, yılmayacağım, periciğimi arayacağım ve bulacağım.
Yorumlar