talihsiz kaza...
benim minicik, küçücük çitlembiğim talihsiz bir kaza geçirdi.
kaza geliyorum demiş gerçi ama biz tedbirsizliğin adını kaza koyduk mecburen aman kimse üzülmesin diye.
perşembe akşam üstü eve varmama on dakika kala, telefonum çaldı. leyla ile konuşmayı beklerken;
"merhaba ayşe hanım, ben emel. apartman komşunuzum. kızınız düşmüş, ağız bölgesinde kanaması var, tıp fakültesine götüreyim diyorum, bakıcısı yanımda. sizin de onayınızı almak istedim."
dedim, "geliyorum hemen, çok yakındayım."
koştum, koptum.
o kadar mesafeyi nasıl gittim ben de bilmiyorum.
kuzumu öyle kanlar içinde ağlarken gördüğümde içime bir taş oturdu sanki. hemen kucakladım kuzumu. koalam yapıştı kollarıma, sakinleşeceğine bastı yaygarayı. can acısı, korkusu... ah, balım benim, düşündükçe içim yanıyor annesinin bir tanesi.
emel hanım sağolsun, benim soğukkanlılığımı da takdir ederek yardım önerdi. hemen yakınlarımızda yer alan dört çelik çocuk hastanesinde soluğu aldık. babamıza da haber verdik, o da fabrikadan yola çıktı. nöbetci hekim, düştüğü ve ağız kısmından yara aldığı için her türlü kötü durum senaryosu üzerine karın filmi ve kafa filmi istedi. emel hanım da eşim yanıma gelene kadar bizimle kaldı, sağolsun. o soğukkanlı ama kalbimin dakikada 1500 attığı anlarda anlayamamışım, meğerse kendisi tıp fakültesinde iç hastalıkları uzmanıymış. bileydim direk fakülteye gidelim derdim, sonuçta kafası çarptıysa ihtimali ile beyin cerrahisine sevk edilmesi gündeme geldi. çekirge devlete ya da tıp fakültesine sevk edelim dediler biz de tıp fakültesi seçeneğimizi kullandık.
acil serviste sorumlu doktor sağolsun çok ilgilendi bizimle. üç saat acil servis dolaylarında bekledik. bebişkomda kusma, bilinç kaybı ya da konuşamama gibi bir anormalite olup olmadığını gözlemledik. olmayınca doktorumuzun bakım önerileri ve izni ile hastaneden ayrıldık.
kuzumun ağzındaki kanama ara ara devam ettiğinden benim içime sinmedi ve başka bir doktor görüşü daha almak istedim. böcüğüm de hem fikir olduğundan en yakınımızdaki alternatif olan acıbadem hastanesinin yolunu tuttuk. acil servisteki hemşire ve doktorumuz film ve kan testleri sonuçlarımıza baktılar. herşeyin yolunda olduğu ve ağız bölgesindeki yaralanma dışında iyi olduğuna ikna olduk. doktorumuz minnoşumun ağlayarak ortalığı yırtmasına rağmen damak ve dudak bölgesini inceleyerek daha sağlıklı bir tespitte bulundu.
evet alt dudakta dişleri sebebiyle derin bir kesik olduğunu onayladı ama üst damakta da bir yarık tespit etti. asıl kanama da üstten kaynaklanıyormuş. hemen plastik cerrahi doktorunu arayıp, sabahın erken saatlerinde bize randevu verdi.
"bu akşam dolven verin, biraz ağrısını ve ateşini keser sabah erkenden doktor Ayhan Okumuş'a gösterin ki işin uzmanı durumunu değerlendirsin" dedi.
sabaha kadar 2 saatte uyandırmak üzere yatmaya hazırlandık ama korku ve acıdan perişan olmuş kuzum kucağımdan bir dakka inmedi. kucağımda kısa aralıklarla uyudu. ne süt ne su içebildi.
sabah hazırlandık, doktor randevumuz için hastaneye vardık. doktorumuz sağolsun, hemen ayrıntılı bir şekilde muayene etti. normalde en az10 gün sonra iyileşebilecek yaraları olduğunu ama henüz 16 aylık olduğundan yemek sonrası ağız çalkalama, yara temizleme işlemlerini yapamayacağından, besin artığı kalması halinde enfeksiyon riskinin doğabileceğinden bahsetti. sancılı ve risk taşıyan min. 10 gün iyileşme bekleebileceğimiz gibi. kesiklerin dikilmesi halinde bu süreci kısaltabileleceğimizi ve bebeğimizin iyileşme sürecindeki konforunu arttırabileceğimizden bahsetti.
el kadar bebemize anestezi verilip uyutulması taraftarı olmadığımız halde daha fazla ve uzun süre acı çekmesine razı gelemedik ve bu minik operasyonunun yapılmasına izin verdik. pediyatri cerrahı, anestezist, iki hemşire ve doktorumuz birlikteliğinde kuzumuz minör cerrahi odasına yatırıldı. 20 dk.lik işlem sonucunda doktorumuz dışarı çıktı, sürecin başarılı ve normal ilerleyişinde gerçekleştiğini anlattı. bakımında yapmamız gerekenleri tek tek anlattı, sorularımızı cevapladı ve reçetemizi verdi. başka bir ameliyata gideceği için iznimizi isteyip yanmızdan ayrıldı. pediyatri cerrahı bize ayılma sürecinde yapmamız gerekenleri anlattı ve hemşirelerimiz eşliğinde nekahat bölümdeki yatağımıza yerleştik. sultancığım yan yatsın diye ben de yanına yattım. ara sıra ağlayarak, ara sıra da uyuyarak 2 saatte tam olarak ayılan böceğimle birlikte beklerken babamız da taburcu işlemleini gerçekleştirdi. bu arada doktorumuzun muayenesi sırasında bizimle ilgilenen asistan ablamız yanımıza gelip hatrımızı sordu hemşirelerden bebişkomun durumunu öğrendi ve halen ameliyatta olan doktorumuza bildirdi.
çocuk hastanesi, tıp fakültesinde de ilgi alaka iyiydi ama ne yalan söyleyeyim özel hastanenin özel ilgisi gibi değil.
aklımızda soru kalmadan güvenle hastaneden ayrıldık.
özeli, devleti hastanelere, Allah mecbur etmesin.
bu kadarla atlattığımız için binlerce, milyonlarca şükür Allahıma.
kuzum yavaş yavaş iyileşiyor.
suyu ve sütü biberonundan su püskürterek serçe gibi besliyoruz.
iki gündür meyve püresi ve yoğurdu kaşıkla ağzından akıtarak vermeye başladık. karnı doydukça kendine gelmeye başladı. ilk gün şiş olan dudakları yüzünden goril yavrusuna benziyordu, iki gündür şempanze yavrusu gibi küçülmüştü. sabah angelina coli dudaklarıyla insan görüntüsüne kavuşmuş gibiydi. 3 gündür koala gibi bana yapışık yaşayan kuzum işe gelmek için evden ayrılırken ananesiyle trt çocukta keloğlanı seyrediyordu. sanırım hem kendini iyi hissettiğinden hem de hayatın gerçeklerinden haberdar olduğundan başta "anni gel, gel" demesine rağmen, sonra el sallayarak beni yolcu etti prensesim.
Allahım, sen büyüksün, yokluğumda da varlığımda da kuzumu koru ve kolla.
Devasız dert verme yarabbim...
kaza geliyorum demiş gerçi ama biz tedbirsizliğin adını kaza koyduk mecburen aman kimse üzülmesin diye.
perşembe akşam üstü eve varmama on dakika kala, telefonum çaldı. leyla ile konuşmayı beklerken;
"merhaba ayşe hanım, ben emel. apartman komşunuzum. kızınız düşmüş, ağız bölgesinde kanaması var, tıp fakültesine götüreyim diyorum, bakıcısı yanımda. sizin de onayınızı almak istedim."
dedim, "geliyorum hemen, çok yakındayım."
koştum, koptum.
o kadar mesafeyi nasıl gittim ben de bilmiyorum.
kuzumu öyle kanlar içinde ağlarken gördüğümde içime bir taş oturdu sanki. hemen kucakladım kuzumu. koalam yapıştı kollarıma, sakinleşeceğine bastı yaygarayı. can acısı, korkusu... ah, balım benim, düşündükçe içim yanıyor annesinin bir tanesi.
emel hanım sağolsun, benim soğukkanlılığımı da takdir ederek yardım önerdi. hemen yakınlarımızda yer alan dört çelik çocuk hastanesinde soluğu aldık. babamıza da haber verdik, o da fabrikadan yola çıktı. nöbetci hekim, düştüğü ve ağız kısmından yara aldığı için her türlü kötü durum senaryosu üzerine karın filmi ve kafa filmi istedi. emel hanım da eşim yanıma gelene kadar bizimle kaldı, sağolsun. o soğukkanlı ama kalbimin dakikada 1500 attığı anlarda anlayamamışım, meğerse kendisi tıp fakültesinde iç hastalıkları uzmanıymış. bileydim direk fakülteye gidelim derdim, sonuçta kafası çarptıysa ihtimali ile beyin cerrahisine sevk edilmesi gündeme geldi. çekirge devlete ya da tıp fakültesine sevk edelim dediler biz de tıp fakültesi seçeneğimizi kullandık.
acil serviste sorumlu doktor sağolsun çok ilgilendi bizimle. üç saat acil servis dolaylarında bekledik. bebişkomda kusma, bilinç kaybı ya da konuşamama gibi bir anormalite olup olmadığını gözlemledik. olmayınca doktorumuzun bakım önerileri ve izni ile hastaneden ayrıldık.
kuzumun ağzındaki kanama ara ara devam ettiğinden benim içime sinmedi ve başka bir doktor görüşü daha almak istedim. böcüğüm de hem fikir olduğundan en yakınımızdaki alternatif olan acıbadem hastanesinin yolunu tuttuk. acil servisteki hemşire ve doktorumuz film ve kan testleri sonuçlarımıza baktılar. herşeyin yolunda olduğu ve ağız bölgesindeki yaralanma dışında iyi olduğuna ikna olduk. doktorumuz minnoşumun ağlayarak ortalığı yırtmasına rağmen damak ve dudak bölgesini inceleyerek daha sağlıklı bir tespitte bulundu.
evet alt dudakta dişleri sebebiyle derin bir kesik olduğunu onayladı ama üst damakta da bir yarık tespit etti. asıl kanama da üstten kaynaklanıyormuş. hemen plastik cerrahi doktorunu arayıp, sabahın erken saatlerinde bize randevu verdi.
"bu akşam dolven verin, biraz ağrısını ve ateşini keser sabah erkenden doktor Ayhan Okumuş'a gösterin ki işin uzmanı durumunu değerlendirsin" dedi.
sabaha kadar 2 saatte uyandırmak üzere yatmaya hazırlandık ama korku ve acıdan perişan olmuş kuzum kucağımdan bir dakka inmedi. kucağımda kısa aralıklarla uyudu. ne süt ne su içebildi.
sabah hazırlandık, doktor randevumuz için hastaneye vardık. doktorumuz sağolsun, hemen ayrıntılı bir şekilde muayene etti. normalde en az10 gün sonra iyileşebilecek yaraları olduğunu ama henüz 16 aylık olduğundan yemek sonrası ağız çalkalama, yara temizleme işlemlerini yapamayacağından, besin artığı kalması halinde enfeksiyon riskinin doğabileceğinden bahsetti. sancılı ve risk taşıyan min. 10 gün iyileşme bekleebileceğimiz gibi. kesiklerin dikilmesi halinde bu süreci kısaltabileleceğimizi ve bebeğimizin iyileşme sürecindeki konforunu arttırabileceğimizden bahsetti.
el kadar bebemize anestezi verilip uyutulması taraftarı olmadığımız halde daha fazla ve uzun süre acı çekmesine razı gelemedik ve bu minik operasyonunun yapılmasına izin verdik. pediyatri cerrahı, anestezist, iki hemşire ve doktorumuz birlikteliğinde kuzumuz minör cerrahi odasına yatırıldı. 20 dk.lik işlem sonucunda doktorumuz dışarı çıktı, sürecin başarılı ve normal ilerleyişinde gerçekleştiğini anlattı. bakımında yapmamız gerekenleri tek tek anlattı, sorularımızı cevapladı ve reçetemizi verdi. başka bir ameliyata gideceği için iznimizi isteyip yanmızdan ayrıldı. pediyatri cerrahı bize ayılma sürecinde yapmamız gerekenleri anlattı ve hemşirelerimiz eşliğinde nekahat bölümdeki yatağımıza yerleştik. sultancığım yan yatsın diye ben de yanına yattım. ara sıra ağlayarak, ara sıra da uyuyarak 2 saatte tam olarak ayılan böceğimle birlikte beklerken babamız da taburcu işlemleini gerçekleştirdi. bu arada doktorumuzun muayenesi sırasında bizimle ilgilenen asistan ablamız yanımıza gelip hatrımızı sordu hemşirelerden bebişkomun durumunu öğrendi ve halen ameliyatta olan doktorumuza bildirdi.
çocuk hastanesi, tıp fakültesinde de ilgi alaka iyiydi ama ne yalan söyleyeyim özel hastanenin özel ilgisi gibi değil.
aklımızda soru kalmadan güvenle hastaneden ayrıldık.
özeli, devleti hastanelere, Allah mecbur etmesin.
bu kadarla atlattığımız için binlerce, milyonlarca şükür Allahıma.
kuzum yavaş yavaş iyileşiyor.
suyu ve sütü biberonundan su püskürterek serçe gibi besliyoruz.
iki gündür meyve püresi ve yoğurdu kaşıkla ağzından akıtarak vermeye başladık. karnı doydukça kendine gelmeye başladı. ilk gün şiş olan dudakları yüzünden goril yavrusuna benziyordu, iki gündür şempanze yavrusu gibi küçülmüştü. sabah angelina coli dudaklarıyla insan görüntüsüne kavuşmuş gibiydi. 3 gündür koala gibi bana yapışık yaşayan kuzum işe gelmek için evden ayrılırken ananesiyle trt çocukta keloğlanı seyrediyordu. sanırım hem kendini iyi hissettiğinden hem de hayatın gerçeklerinden haberdar olduğundan başta "anni gel, gel" demesine rağmen, sonra el sallayarak beni yolcu etti prensesim.
Allahım, sen büyüksün, yokluğumda da varlığımda da kuzumu koru ve kolla.
Devasız dert verme yarabbim...
Yorumlar
sevgiler.
* cok cok tesekkurler. Allah bebelerimzi, kazadan, beladan, nazardan korusun. benim kafam kirilsa bukadar canim acimaz, icim yanmazdi. dun kuzum biraz daha iyiydi optum yanaklarindan, ensesinden. o da beni opmek istedi ama dudagi acidi. "anni op, uff acii" dedi bana, ah dedim balim, kaymagim, bir dahakine sana gelecekler bana gelsin,..
Allah korusun hepsini,zaten bizim korumamıza kalsa... :(
of büyüdükçe olacak şeyler bunlar tabii,düşe kalka büyüyecekler ama Allah beterinden saklasın
öp kokla bir kere de benim için annesi,ikinize de geçmiş olsun
* oy kiyamam ya, "dilek" size de cok gecmis olsun. melekler korusun da bir daha boyle kotu olaylar yasamayalim...