kaçıııın, bahar geldiiiiii!...
Bir süredir sürünmeli geçirdiğim bol öksürüklü, alerji tabanlı solunum rahatsızlığımdan aldığım dersleri sizlerle paylaşmak isterim.
Baharda hasta olmak benceee;
- Bahar, çiçeklerin, kelebeklerin ve doğanın uyanışından ziyade alerjilerin tavan yaptığı güzide bir aydan zevk alamamaktır.
- Bahar alerjisi dediğin; sadece hapşırma ve göz yaşartmadan ibaret olmayan, hava ve nem durumu gibi değişkenler sayesinde bronşlarınıza hızla enfeksiyon yerleşmesini sağlayabilen ağrılı bir süreçtir.
Baharda hasta olmak benceee;
- Bahar, çiçeklerin, kelebeklerin ve doğanın uyanışından ziyade alerjilerin tavan yaptığı güzide bir aydan zevk alamamaktır.
- Bahar alerjisi dediğin; sadece hapşırma ve göz yaşartmadan ibaret olmayan, hava ve nem durumu gibi değişkenler sayesinde bronşlarınıza hızla enfeksiyon yerleşmesini sağlayabilen ağrılı bir süreçtir.
- Şirket doktorunun 3 m öteden ağzınızı açtırıp baktığı, "bademcikleriniz büyümüş" diyerek parasetamolü dayadığı uzman(?!) görüşlere aldanmamayı öğrenmeniz çok önemli bir detaydır.
(Süründüğünüzle ve gereksiz ilaçları yuttuğunuzla kalıyorsunuz, ben ettim siz etmeyin.)
- Dayak yemiş, üzerinizden bizon sürüsü geçmiş gibi hissederek görüştüğünüz aile hekiminizin "keşke bi doktora gideydiniz" sitemiyle "klimadan ve yeşilliklerden uzak durun" tavsiyesi karşılığında boynu bükükler modunda iki günlük raporunuz dahilinde, belki bahar geçiverir iki güne umuduyla evde devrilip yatma lüksüne(?!) sahip imrenilen insan olmak gerçekten gurur verici bir durum.
- Ota boka kaşınıyor olmanız ise küçük bir detay olarak kalır, önemsemeye bile değmez.
- İş başı ve baharın hala devam ettiği gerçeğiyle yüzleşip ofise vardığınızda size inat dışarısı 40 dereceymiş gibi coşkuyla üfüren klimalarla buluşmanız ve bu memnuniyet ifadeniz kesinlikle fotoğraflanmalı, ele güne ibret olarak paylaşılmalıdır.
(Süründüğünüzle ve gereksiz ilaçları yuttuğunuzla kalıyorsunuz, ben ettim siz etmeyin.)
- Dayak yemiş, üzerinizden bizon sürüsü geçmiş gibi hissederek görüştüğünüz aile hekiminizin "keşke bi doktora gideydiniz" sitemiyle "klimadan ve yeşilliklerden uzak durun" tavsiyesi karşılığında boynu bükükler modunda iki günlük raporunuz dahilinde, belki bahar geçiverir iki güne umuduyla evde devrilip yatma lüksüne(?!) sahip imrenilen insan olmak gerçekten gurur verici bir durum.
- Ota boka kaşınıyor olmanız ise küçük bir detay olarak kalır, önemsemeye bile değmez.
- İş başı ve baharın hala devam ettiği gerçeğiyle yüzleşip ofise vardığınızda size inat dışarısı 40 dereceymiş gibi coşkuyla üfüren klimalarla buluşmanız ve bu memnuniyet ifadeniz kesinlikle fotoğraflanmalı, ele güne ibret olarak paylaşılmalıdır.
- "O kadar hastasın e hala sigara mı içiyorsun?" Eleştirilerine maruz kaldığın kişilerin tencere dibin kara benimki senden tadında olması sinirlerinizi hoplatsa da gülümseme olgunluğu tanrının size verdiği eşsiz bir hediye.
- İşe dönüşte çalışma arkadaşlarından gelen "nasıl oldun?" Sorusuna "daha iyiyim, çok şükür" dediğinde "iki hapşırığa rapor ooh ne ala memleket" bakışına maruz kalmak, " ya işte hala ağrılarım var, öksürdükçe bi batma hissi var çok canımı yakıyor" dediğinizde de Cem Yılmaz'ın "aynısı kaynımda var" edasıyla cevaben gelen 298 cümlelik yorumu dinlemek de cabası.
- Birinci derece akraba statüsündeki kuzen kına ve düğününe "gitmesen olmaz-kırmızı kod" antibiyotikleri yutup gitmek, 21 kiloluk koala yavrusu sırf utandı diye sürekli kucağında taşımak, aman bi de ağlamasın mızmızlanmasın diye ömrü 3 saat olan uçan balona ve trilü trili diye öten ve pili bitse de kurtulsak dediğin plastik bir telefona dünyanın parasını ödeme zorunluluğu tadından yenmez durumlardan.
- Ve elbette hasta, bitkin olmana rağmen çoçuk aç kalmasın diye yemek yapma, onunla enerjini toplayıp bir nebze dahi olsa ilgilenebilme azmi, iş stresi ve insan stresini Naim Süleymanoğlu edasında kaldırmaya çalışırken; bilmem kaç yüz kilometre ötede iş gezisinde olan sevdiceğininin kıymetini bir kere daha ve katbekat anladığınız özlem dolu kavuşma anının geri sayımını yapmaktır.
- İşe dönüşte çalışma arkadaşlarından gelen "nasıl oldun?" Sorusuna "daha iyiyim, çok şükür" dediğinde "iki hapşırığa rapor ooh ne ala memleket" bakışına maruz kalmak, " ya işte hala ağrılarım var, öksürdükçe bi batma hissi var çok canımı yakıyor" dediğinizde de Cem Yılmaz'ın "aynısı kaynımda var" edasıyla cevaben gelen 298 cümlelik yorumu dinlemek de cabası.
- Birinci derece akraba statüsündeki kuzen kına ve düğününe "gitmesen olmaz-kırmızı kod" antibiyotikleri yutup gitmek, 21 kiloluk koala yavrusu sırf utandı diye sürekli kucağında taşımak, aman bi de ağlamasın mızmızlanmasın diye ömrü 3 saat olan uçan balona ve trilü trili diye öten ve pili bitse de kurtulsak dediğin plastik bir telefona dünyanın parasını ödeme zorunluluğu tadından yenmez durumlardan.
- Ve elbette hasta, bitkin olmana rağmen çoçuk aç kalmasın diye yemek yapma, onunla enerjini toplayıp bir nebze dahi olsa ilgilenebilme azmi, iş stresi ve insan stresini Naim Süleymanoğlu edasında kaldırmaya çalışırken; bilmem kaç yüz kilometre ötede iş gezisinde olan sevdiceğininin kıymetini bir kere daha ve katbekat anladığınız özlem dolu kavuşma anının geri sayımını yapmaktır.
Yorumlar