dostça beddua :P
biz türküz, ondan mıdır?
başka milletlerde de var mıdır, acaba?
neden mi bahsediyorum. hesap ödemek için birbirine ısrar eden iki arkadaştan bahsediyorum.
başrollerde bendeniz ve cerom var.
mantıcıda yediğimiz öğle yemeği sonrası kasadayız.
kasadaki masum kızcağız; 'ayrı ayrı mı, birlikte mi alalım hesabı?' dedi.
ikimiz de, 'birlikte' diye atladık.
cerom nakiti uzattı, ben kartı.
kasadaki masum kız, şaşkın bir şekilde bizim uzlaşmamızı beklemeye karar verdi.
cerom,
- ölümü öp, ben vereceğim, dedi.
- aa, hayatta olmaz, dedim
- ben de hayattaki halimden değil, ölümden bahsediyorum. ölümü öp, dedi.
- ama beddua ederek olmaz ki, dedim.
- ama bu dostça beddua, dedi.
- o zaman da sen de ölümü yala cerom, bak bu da dostça dedim.
biz gülme krizine girdik.
kasadaki masum kız önce afalladı, sonra insiyatifi ele alarak kartı aldı.
ödememizi nihayet yapıp, kapıya çıktık. öpüşüp vedalaştık.
ayrılırken bana 'önce ben beddua ettim', dedi güldü.
ofise döndüğümde anladım ki, kasada ödeyemediği nakiti benim cebime koymuş çaktırmadan.
bir dahaki sefere daha uyanık olmalıyım:))
hesap ödemek uğruna birbirine beddua eden millet, tek biziz herhalde.
şaka bir yana, Allah yazdıysa bozsun. ben canım arkadaşımı hep kanlı canlı göreyim.
tövbe, tövbee...
başka milletlerde de var mıdır, acaba?
neden mi bahsediyorum. hesap ödemek için birbirine ısrar eden iki arkadaştan bahsediyorum.
başrollerde bendeniz ve cerom var.
mantıcıda yediğimiz öğle yemeği sonrası kasadayız.
kasadaki masum kızcağız; 'ayrı ayrı mı, birlikte mi alalım hesabı?' dedi.
ikimiz de, 'birlikte' diye atladık.
cerom nakiti uzattı, ben kartı.
kasadaki masum kız, şaşkın bir şekilde bizim uzlaşmamızı beklemeye karar verdi.
cerom,
- ölümü öp, ben vereceğim, dedi.
- aa, hayatta olmaz, dedim
- ben de hayattaki halimden değil, ölümden bahsediyorum. ölümü öp, dedi.
- ama beddua ederek olmaz ki, dedim.
- ama bu dostça beddua, dedi.
- o zaman da sen de ölümü yala cerom, bak bu da dostça dedim.
biz gülme krizine girdik.
kasadaki masum kız önce afalladı, sonra insiyatifi ele alarak kartı aldı.
ödememizi nihayet yapıp, kapıya çıktık. öpüşüp vedalaştık.
ayrılırken bana 'önce ben beddua ettim', dedi güldü.
ofise döndüğümde anladım ki, kasada ödeyemediği nakiti benim cebime koymuş çaktırmadan.
bir dahaki sefere daha uyanık olmalıyım:))
hesap ödemek uğruna birbirine beddua eden millet, tek biziz herhalde.
şaka bir yana, Allah yazdıysa bozsun. ben canım arkadaşımı hep kanlı canlı göreyim.
tövbe, tövbee...
Yorumlar
nakiti cebe koymak güzel taktikmiş ama, biz genelde annemle uzun pas yapıyoruz :)) ben arabaya gideyim diyip kasaya gidiyorum, annem kankasını oyalıyor :))
ben bir bize, bir de bizim Avrupa temsilcimiz Italyanlara rastladim bunu yapan, (=
neden bilmiyorum, Amerika'da suan yasadigim sehirde 'Turk' olan bir seyi acikladigimda (ayip, nazar vs.) ve anlamsizca suratima bektiklarinda keyif aliyorum, butun bunlarla Turk oluyoruz gibi geliyor bana.
(ben de müdürün tasi attigi sahneye bayilirim.)
*gevezem sizin yontem de hic fena degilmis, dogrusu. kendime bir ortak bulmam gerekiyor. ya da kasadaki kizi oncesinden tehdit edip, montumun ceplerini yapistirmaliyim :P
*hehehe, ben diyorum zaten su italyanlarla kesin bir akrabaligimiz var, diye.
ne guzel turk olmayanlarin anlayamayacagi bize has,ozelliklerimiz var. "kulagini cekip seytan kulagina kursun" deyip tahtaya vuran birini marsa gitse tanirim. kesin bizim topraktir :))
o sirada benim telefonum caldi. ben elimdeki 10 lirayi kasadaki kiza uzatip, kactim. kapinin onunde telefon konusmam yeni bitmisti ki, kizlar geldiler.
20 lira uzattilar bana. bu ne? dedigimde "para ustun" dediler. yaklasik 10 dakika komalik guldukten sonra yaptiklari hatayi anlatma firsatim oldu kendilerine, alemiz biz hem de cok aleeem:))