biriktim...
uzun zaman oldu.
önce turnuva telaşı, sonra da katalog telaşı.
geceledim, süründüm, bitirdim nihayet.
geçtiğimiz haftalarda,
pek çok gelişme ve gelişmeme oldu.
yeni işe baslayan bir arkadaşın krize rağmen, tesadüfen, benden fazla maaş aldığını öğrendim. tabi gözüm döndü ama sakinledikten sonra kısa ve öz bir konuşma yaptım. bazı durumlardan haberim olduğunu ve kriz sebebiyle anlayışla davranma dönemimin sona erdiğini, ve maaş bazında iyileştirme istediğimi söyledim. türkçesi zam istedim.
cevap tam 9 gün sonundaa bugün dile geldi.
- aa o arkadaş o kadar almıyor ki, x alıyor, sana neden öyle söylemiş anlamadım. belki primlerle öyle diye düşünmüştür, bla bla bla..
- durumumuz malum. sana %x verelim, sen kimseye bahsetme. bir tek sana.
- olsa tükkan senin tadında söylemler, zaten elimizde doğru dürüst iş kalmadı. (kataloğun bitmesini beklediler diye düşünüyorum ve yoksa neden 9 gün beklensin. epi topu 2 ortaklar.)
yakınlarınızdan birini düşünün, yalan söylediğinde yaptığı standart bir hareket vardır, anlarsınız. ya kızarır, ya fazladan espri yapar, ya elindekilerle oynar falan. ne kadar mantıklı da konuşsa anlarsınız, bilirsiniz.
işte böyle, ben de anladim.
üzüldüğüm, azlık ya da çokluk kavramları değil.
ne kadar dürüst olunduğuyla alakalı.
başkalarıyla kendimi kıyaslayıp kıskançlık krizlerine girmediğim gibi, çok kudurmadıkça sorun çıkartan biri de değilim. 30yaşındayım, yumuşak başlı olabilirim ama aptal da değilim.
neler olacak, zaman gösterecek...
Yorumlar
bizim sektör nankör accık, hem tecrübe olsun hem ucuz olsun, üniversite okumussun yillarini vermissin onemi yok. hem salak olsun, mesaiye kalsin gıkı cikmasin, ama para istemesin.
yeni geleni kayirsin isterse 5000 lira versin, mesele o da degil.
kriz edebiyatini bana yapip, sözünde durmayip da beni aptal yerine koymalarina üzülüyorum.