Sizi gidi naif ve empatik varlıklar sizi...

Sen 'benim türümden değilsin ama güneş ışınları hepimize ulaşsın' deyip de dallarını kendine mi çekermişsin? 
Zaten hayrandım bunu da öğrendim ya hayranlığım bir o kadar daha arttı sana. 
Gözümün nuru, kökünden yaprağına yaşamı bana anlatan ulu bilgeler, ağaçlar... 

Dedim ya geçenlerde; öğrendiğim, yüzleştiğim, aydınlandığım ve kendimle yeniden tanıştığım bir dönemdeyim diye. (Bu kadar detaylandırmamış da olabilirim ama tahmin etmişssinizdir herhalde.) 

Oluyorsa bir sebebi var diyorum artık. Üzüldüm mü nedenine bakıyorum, kırıldım mı gözden geçiriyorum olanı biteni. Ders çalışmak gibi değil de farkındalık arttırma alıştırmaları gibi geliyor bana. Her bir aydınlanma kıvılcımı, önce düşünsel yorgunluğu arkasında tatlı bir huzuru beraberinde getiriyor. 

Bir kirpi mesafesi hakkında konuşunca bir ulu bilgeyle, arkasından sevgili Beyhan Budak'ın 'kendine iyi davran güzel insan' kitabındaki bir kısım önüme çıkıverdi. 

Taç Utangaçlığı nedir (Crown Shyness), bilir misiniz, hiç duydunuz mu? 
Taç utangaçlığı; okaliptüs, sıtka ladini, Japon karaçamı, lodgepole çam, siyah mangrov, karaapaç gibi bazı uzun bitki türlerinin en tepesindeki dallarının birbirine değmekten kaçınmasına deniyor. 1920’li yıllarda ilk kez gözlemlendiği bilinen ve ağaçların birbirinin kişisel alanlarına duyduğu saygı olarak da yorumlanabilecek bu doğa olayı, bilimsel açıdan yaklaşıldığında üç temel olası sebebe bağlanıyor. 

- İlki, rüzgarlı havalarda en tepedeki dalların birbirine çarpmasının ve haliyle kırılmasının önüne geçmek.

- Bir diğeri, güneşe erişimi kolaylaştırmak. E malum fotosentez için yüksek seviye güneş ışığı lazım. 

- Sonuncusu da ağaçlar arasında belli bir mesafe olduğunda, ağaçlara zarar verme ihtimali olan böceklerin yan ağaçlara geçişi zorlaştırması.
Kimin söylediğini hatırlamıyorum ama; 'Aslında balık olan biziz, ağaçlar da denizlerin yosunu...' 
işte bu cümleye duygularımın tercümesi diyebiliriz. 

Kirpi meselesine sonra döneceğim, önce biraz araştırmam lazım. 
Sevgiyle kalın e mi?

Yorumlar

Adsız dedi ki…
yüreğinize sağlık. ılık bir bahar meltemi gibi her cümleniz.
Çok teşekkür ederim, yüreğimden geldiğince işte...

Popüler Yayınlar